Beni sen davet ettin,hüzünlenme...Kendi ellerinle verdin şehrinin anahtarını,gülen gözlerle.Yoksa kim aşabilirdi surlarını,ulaşabilirdi en derinine?
Aslında biliyordun en başından beri üzülebileceğini ama mutluluğa ve huzura inandın,bir an bile tereddüt etmeden kapılarını ardına kadar açarken...
Yavaş yavaş ulaştım asıl "sen"e...Kimsenin görmediklerini gördüm,hissetmediklerini hissettim.En büyük mutluluklarını gördüm,bazen seyirciydim bazen de oyuncu.Bana baktığında mutluydum sen gülüşlerinle ışık saçarken,ama bazen sadece karanlığı diledim sessizce...
En büyük acılarına şahit oldum,kimi zaman giriş kimi zaman da çıkış kapındım.En kederli karanlıklarının ve en ışıklı yollarının başlangıcıydım...
Şimdi sokaklarında dolaşıyorum elimde bidonumla.Yavaş yavaş döküyorum heryere birlikte geçirdiğimiz anları,ve sevgi kibritimi çakıyorum...Cayır cayır yandıktan sonra sadece koca bir hayalkırıklığı kalıyor senden geriye...
Ben bile bilemiyorum şimdi değer miydi gerçekten?! En yakınınım ne de olsa; annen, baban, çocuğun, eşin,sevgilin,dostun,arkadaşınım...
Neyse düşünme artık,başka seçeneğin mi var?Kapat gözlerini ve sadece inan...
Seni çok seviyorum...
Guzeeel....
YanıtlaSil