Bir havaalanındaydım.Küçüktü ama güzeldi...Hissediyordum,ben orada güvendeydim.Kusursuz ve bomboş pistlerde paten kaydım,endişe duymadan,özgürce...
Bir süre sonra ışıltılı uçakları görmeye başladım.Daha önce farkedemediğim...Her gün bir yenisini görüyordum,ve şaşkınlığıma engel olamayıp ağzım bir karış açık onları izlerken o kusursuz pistte tökezliyordum.
Bir gün onu gördüm.Mükemmeldi,beni tamamlayacak şık bir özgürlüktü...
Ve ona bindim.Ben hazırlanırken o daha da yükseldi.Paraşütümü takarken 'daha yükseğe' dedim,'bu yetmez!'
Hazır olduğumu hissettiğim an,bir kez bile duraksamadan kendimi boşluğa bıraktım...Hırçın rüzgarı bütün vücudumda hissederken paraşütümü açmaya çalıştım,yapamadım...Büyük bir hızla düşüyordum. Öleceğimi sandığım o uzun saniyenin sonunda kocaman,karanlık bir okyanusta buldum kendimi.
Yüzeye çıkıp derin bir nefes aldığım an bir el beni bileğimden çekti.Kurtulmaya çalışırken nefessiz kalıyordum,ciğerlerim çekiliyor,kalbimi sıkıştırıyordu.
Zaaflarım,tutkularım ve imkansız olacaklarına inanmadığım hayallerim çekiyordu bileklerimden... 'Hayır' dedim, 'hiçbirinizi bırakmam!'.Onları benimle yüzeye çekmeye çalıştıkça daha çok battım karanlıklara...
Ancak boğulacağımı anladığımda birkaçını bırakmaya karar verdim.Ve onlar karanlığa doğru uzaklaşırken ben,güneşin parlak ışıklarına yüzdüm...
Vazgeçmiş olmamın kalbime verdiği sızıyı,hayat veren oksijenle dindirirken güneşin sıcak ve samimi ışıklarını yüzümde hissettim...Ve uyandım! Yatağımda,büyük ve karanlık okyanustan çok uzaktaydım...Elimi kalbime götürdüm ve ıslak ruhuma dokundum...
Hissediyordum,daha pek çok kez,büyük ve karanlık okyanuslardan imkansız hayallerimi ve içimdeki çocuğun parçalarını bırakarak,biraz daha büyüyerek,daha da güçlenerek sağ çıkacaktım.Bir süre sonra ise benden geriye,hayallerine tapan bir çocuk değil, gerçekleriyle yaşayan bir kadın kalacaktı...
Ancak eğer bir gün umudumu ve aşkımı kaybedersem,bir kaşık suda boğulacaktım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder