Hayatta asıl zenginlik nedir
diye sorulduğunda ilk akla gelen sağlıktır,ki doğrudur…Ancak buradan sonra da
insanlar ayrılmaktadır…Gerçek zenginlik nedir? İnsan ne için savaşmalıdır ki
ebedi bir şey elde edebilsin?
İnsanlar bazen bu dünya için,bazen de sonsuz dünya için
çok çalışmaktadır;ikisine de saygı duymakla birlikte,tek bir şeyin kalıcı
olduğuna inanmaktayım:Bilginin…
Asıl zenginlik bilgidir bana göre,insanın zihninin ne
kadar gelişebildiğiyle ölçülür zenginlik.Ve bu dünyada işimize yarayacak,ve
göçüp gittiğimizde yanımızda götüreceğimiz tek şey de aklımız,
dolayısıyla bilgilerimizdir…
Dünyevi açıdan baktığımda olayın iki boyutunu görüyorum:
İlk olarak,eğer aklınız zengin değilse cebinizin ne kadar dolu olduğunun hiçbir
önemi yoktur.Yaşarken yüzünüz gülecek,ancak öldüğünüzde yanınıza bu dünyadan
kar kalan hiçbir şey olmayacaktır.Ne kadar çalışmış olursanız olun,ruhunuza
hiçbirşey katamamış olacaksınızdır…
Diğer yandan,eğer kendinizi bilgilerle donatmaktan
yoksunsanız,bu dünyayı ve muhteşem dengeyi de hiç bir zaman anlayamayacaksınızdır.
İnsanların sadece dünyaya,bu müthiş dengenin bir kısmını oluşturmak için
gönderildiğini farkedemeyecek, “herşey insanlar için” deyip sadece kendi
türünüzün varlığını ön plana çıkaracaksınızdır…
Dini açıdan baktığımda ise sadece sonsuzluk için
çalışıp,bu dünyadaki bilgileri reddetmenin de kendinize yapacağınız en büyük
kötülüklerden olacağını düşünüyorum… Sadece ibadet edip,insana
bahşedilmiş zihin tarafından üretilen bilgileri bir kenara atmanın dini olarak
tasvip edileceğine kesinlikle inanmıyorum… Bana göre din,insanlığın bütün
gelişimini desteklemekte ve tasvip etmektedir,Tanrı’nın bu kadar büyük bir zeka
potansiyelini insanlara tanıması da adeta bunun ispatıdır.
Dolayısıyla insan,hayatı
boyunca dini ve dünyevi çalışmalarını dengelemeli ve onlara bilgilerinden
oluşan altın bir çerçeve çizmelidir.Ancak bu şekilde dünyada mutluluğu
yakalayabilir ve kendisine verilmiş olan akıl için Tanrı’ya teşekkür edebilir…